Çiçeklerin baş tacı, romantizmin simgesi, hem görüntüsü hem de kokusuyla baş döndürücü gül… Binlerce yıldır güzellik sembolü olan bu etkileyici bitki, zaman içerisinde efsane bir cilt bakım ürünü ve esans haline de gelmiş. Antik Mısır’da Kleopatra’nın banyosunu, Roma ve Yunan’da ise parfüm şişelerini doldurmuş olan gül, çiçeklerinden elde edilen gül yağı, gül suyu ve gül ekstresi gibi içeriklerle bugün doğal cilt bakımı denince yerini kimselere kaptırmıyor.
Hemen hemen hepimizin evinde zaman zaman gül suyu olmuştur. Mis gibi kokan bu özel bitki suyunun, düzenli kullanıldığında cilde canlılık kattığı, cildi sıkılaştırdığı, adeta kendi tazeliğini ve güzelliğini cildimize geçirdiği söylenir. Gerçekten de öyledir. Güzelliğin bu kadim temsilcisi, cilt bakımı ve doğallık denince en etkili bitkisel formüller arasında yer alıyor.
Gülün hikayesi
Anavatanı Anadolu, İran ve Çin olan gül, onlarca türe sahip, hem süs hem cilt bakım ürünü ve esans hem de yenilebilir olması nedeniyle mutfaklarda kullanılan oldukça özel bir çiçek. Cilt bakımı alanında daha çok gül yağı ve gül suyu ile kendine yer buluyor. Gül suyu, çiçeğin taç yapraklarının damıtılmasından elde ediliyor. Damıtılması oldukça zahmetli olan ve ufak miktarlarda elde edilebilen gül yağı ise parfüm sektöründe kullanılan görece daha pahalı bir yan ürün. İlk kez İranlılar tarafından damıtma yöntemi ile elde edilen gül suyunun Avrupa’ya İspanya’yı ele geçiren Berberiler ile yayıldığı düşünülüyor. Aromaterapik olarak da kullanılan gül, Buharalı tıp bilgini İbni Sina tarafından rahatlatıcı ve dinlendirici özelliği nedeniyle pek çok formülde kullanılmış.
Neden bu kadar etkili?
Gülün bu kapsamlı faydalarını anlamak için içerdiği bileşenlere bakmamız yeterli. Yapısında fruktoz, niasin, sitrik asit, pantotenik asit, sodyum, kalsiyum, piridoksin, potasyum, manganez, protein, tiamin, riboflavin, çinko, lif, folat, demir, magnezyum, C, D, E, B3 ve A vitaminleri bulunuyor. Bu zengin içerik, gülün hem besinlerde hem de cilt güzelliği ve bakımında neden bu kadar önemli bir yere sahip olduğunu rahatlıkla ortaya koyuyor.